Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Paylaşım...

Bana seninle sohbet edip yalnızlığını paylaştığım için teşekkür etmene gerek yok ki....Bana samimi olman benim için teşekkürdür...Değer verdiğin kadar değer görmeni dilerim...

SEvmeyi yanlış mı biliyoruz ne:)

  Sanırım biz milletçe sevmeyi bilmiyoruz...Etrafımdakileri gözlemleyerek söylüyorum bunu...Karşıt görüşler olabilir ama malum burası benim bloğum ve özgürlük alanım olduğu için kendi görüşlerimi yazıyorum beğenilir beğenilmez, onanır onanmaz  bilemiyorum...   Birini seviyor olmanız ya da hadi daha romantik hale sokayım konuyu birine aşık olmanız o kişinin de size aşık olması çok hoş değil mi?Tabiki hoş ama aşık olmak karşı tarafı tekelinize alıp onun sahibi olma yetkisini vermez size..Canınızın istediği gibi sevip ,canınız istediğinde de umursamayacağınız ya da sinirlendiğinizde kızıp bağıracağınız iki süslü lafla karşı tarafın istemediği ama sizin istediğiniz şeyleri yaptırabileceğiniz kişi yoktur karşınızda..   '' Sevmek emek ister '' buna katılıyorum sevgi saksıda çiçek gibidir sularsanız canlı tutarsınız ,sulamazsanız elinizde sadece saksı kalır:)... ee o da size sevgisini gösteremez dimi..SEvginin suyu da (bence)merhamet ve saygıdır..Bunlar olmazsa gidişatı az

Elimden bişey gelmiyor..

  Bu gün akşam üstü yolda bi arkadaşımla karşılaştım(ki çok sevdiğim biridir kendisi)ayak üstü biraz sohbet ettik...aile içinde sorunları olduğunu biliyorum yine de değişen bişeyler vardır niyetiyle ''Nasılsın''dedim ve aldığım cevapla (ona belli etmesem de )yıkıldım..Dediki:''Herşey eskisinden daha kötü ve artık benim için eskiye dönüş yok,o kadar ümidimi yitirdim hayattan.''   Öncelikle bu arkadaşımdan biraz bahsetmek istiyorum(önceki hayatım dediği kısımda biz olduğumuza göre)bizim tanıdığımız arkadaşımız( bundan 4 ay öncesine kadar) arkadaş canlısı güleryüzlü neşeli ve kendiyle dalga geçebilen ve bu haliyle bizleri çok eğlendiren ,ailesine düşkün, sürekli başkalarını memnun etmeyi vazife edinmiş(ki bu özelliğini çok eleştirmişliğim olmuştur)misafirleri seven ,arkadaşlarıyla vakit geçirmekten çok mutlu olan, kendiyle barışık güzel şirin bi bayan(dı)Bir ameliyat ve birde yakınlarından birini kaybetmek onu bi hayli yordu...Üstüne üslük ailesinde kendi

Biz de Kuzenlerimize gülen bi sülaleyiz...

Biraz önce ff de konu geçince aklıma geldi size en küçük kuzenlerimizden Hasan'la 2.sınıfa giderken yaptığımız bi sohbeti yazmak istiyorum. Hasan benim en en en çok sevdiğim kuzenciğimdir(şimdilerde 15 yaşında filinta gibi bi delikanlı)Bizde otururken babam Hasan'a dediki:''Hasan söyle bakalım Türkiye'nin en kalabalık şehri neresi?'' Buna cevap verdi tabi.Babamda buna benzer ilkokul 2.sınıf çocuklarının bilebileceği bir kaç soru daha sordu Hasan birazda sıkılarak(sebebini sonradan anladık:D) cevapladı.Sonra babam dediki:''Hasan resim yapmayı seviyor musun?'' ''ewet seviyorum'' deyince babam:''ee ne resimleri çiziyorsun bakalım ufaklık''dedi.Bizim küççük kuzen cevap verdi:''Ukrayna'nın haritasını çiziyorum,diğer ülkeler bitti sıra ona geldi'' Biz babamla bir birimize bakıp gülmeye başladık.Neyse Hasan dediki :''Şimdi soru sorma sırası bende'' tamam dedik(ee 2.sınıf öğrencisi

Sakar Wampir

 Üç vampir evde oturmuş karınlarını nasıl doyuracaklarını konuşuyorlarmış.1.vampir evden çıkmış 10 dakika sonra ağzında kan izleri eve geldim.Nerde doyurdun karnını demişler.''Bakın karşıda bi ağaç varya gördünüz mü ?Onun yanında 2 katlı ev var ordaki adamın kanını içtim''demiş.''Ooo güzel ''  demiş arkadaşları.2. vampir çıkmış evden ve 20 dakika sonra geri gelmiş ağzında kan iziyle.Sormuşlar''sen nerde doyurdun karnını''diye.''Bakın karşıdaki ağacı biliyorsunuz onun yanıdaki iki katlı beyaz evide biliyorsunuz onun yanındaki ahırı görüyor musunuz?Orda bi ineğin kanını içtim''demiş.Neyse 3.vampir çıkmış evden..10dakika olmuş ses yok 20 dakika olmuş ses yok yarım saat olmuş ses yok...1 saat sonra gelmiş eve her tarafı mosmor kan içinde.Arkadaşları: ''ne oldu sana ne uzun kaldın ?''demişler. 3. vampir cevap vermiş:''Karşıdaki ağacı görüyorsunuz yanındaki beyaz iki katlı evi de görüyorsunuz onun yanınd

Cevaplarsanız sevinirim sadece okursanız da sevinirim:)

''mim'' felan değil bu...Sadece benim yazılarımı bi şekilde okuyan kişiler bu yazımda sorduğum soruları cevaplarsa( yorum kısmında) sevinirim... 1 -En son ne zaman  iyilik yaptınız? 2 -Kimi özlüyorsunuz? 3 -En son ne zaman birini düşündünüz?(sevgiliniz dışında ) 4 -En son ne zaman zamanınızı tefekkür için ayırdınız? 5- En son ne zaman BAŞKASI için dua ettiniz? 6 -En son ne zaman ciddi anlamda öleceğiniz gerçeğini düşündünüz? 7 -Hangi kötü huyunuzu değiştirdiniz? 8 -En son ne zaman birini ciddi ciddi dinleyip sıkıntısını hafiflettiniz? 9 -Yüreğinizi sızlatan en son olay? Not : Sizleri tanımak adına hazırlanmış sorular değil bunlar.Benim kendi kendime sorduğum soruları sizler de kendinize sorun istedim sadece.Cevaplayanlara ve okuyarak sadece içinden cevaplayanlara şimdiden teşekkürler ...Sevginin en hasıyla kalın güzel insanlar..

kuru yaprak ve deniz terapisi:)

  Sahil kenarında  ağaclarının kurumuş yapraklarının üzerine basarak yürmek ve o esnada sadece kuru yaprak dallarının ve denizin dalgasını dinlemek...İnsanı dinlendirmek için birebir yöntemlerden biri tavsiye ederim:)Ben bu gün akşam üstü bizzat denedim. Yarım saatlik bi sahil yürüyüşü insanda başağrısını bile geçiriyor ve moralinizi oda sıcaklığına geri getiriyo:)   Sahili olmayan şehirlerdeki arkadaşlar içinde tavsiyem sessiz sakin bi ortamda kitap okuyun bari:)) Olmadı sinemaya felan gidin düzeltin moralinizi:) Tamam sustum kızıdırmayayım sizi:) Ama deniz bambaşka bişey ya izlemesi bile insanı dinlendiriyo enteresan....Güzel bir gündü benim için,umarım çoğunuz için de böyledir..SEvginin en hasıyla kalın güzel insanlar...

Değer bilen herkese...

Dost nedir, bilir misin? yalnızlığın bitişidir ilkbahar sevincidir! susuz gönül bahçende açılan yediverendir... ağlarken güldüren, Sadri Alışık filmidir... bir tek sözü, bin tesellidir! ... alıntıdır not: @bahar gelsin  bir yazısından dolayı ben de bu şiiri yayınladım...önemli olan renk cinsiyet değil önemli olan DOST luk kavramının kendisi ...dostluğu bu şiir çok güzel anlatmış bence...

Hadis-i Şerif

Ne Olacak Benim Halim

Benim , hiç bir zaman pembe panjurlu evim olmayacak(çünkü müstakil ev alacak kadar param hiç olmayacak:D).. Benim , şöyle en afillisinden bi jeepim de hiç olmayacak...basıp gaza istediğim yere de gidemeyecem..(mazot parasını düşünecem çünkü:D) Ben , hiç bir zaman villalarda malikanelerde yaşayamayacağım ki değil yaşamak bi malikanenin kapısından içeri bile almayacaklar beni o derece yani:) Benim bankalarda yüklü miktarda param da olmayacak(hatta yüksüz miktarda da param olmayacak:D) Benim , ''Ayol bu yazı nerede geçirsem''gibi bi seçeneğim de hiç olmayacak ben anca ailem ve kardeşlerimle Karadeniz turu için hayal kurabilecem:) Ben ,havyarı uzaktan bile göremeyeceğim mesela,Fransa'da beyaz şarapta içemeyecem İtalya'da pizza da yiyemeyeceğim bırakın oraları ben Afrika'ya bile gidemeyeceğim :)) Ben , zekamla dünyayı hayran bırakacak bi'şeyler yapamayacağım ,dünyayı katliamlarla savaşlarla boğuşturan milletlerden Nobel ödülü

amaaaaannn beeee:)

Ya cidden bazen gamsızlığımı seviyorum zamanla alıştık mı ne birbirimize :)Ya hayatta kızacak o kadar çok şey var ki oturup düşünse insan kafayı yer...Sinirlendikçe kendimi kitaba veriyorum harıl harıl okuyorum kitabımı dalıyorum ordaki hikayenin içine ve kopuyorum hayatımdaki sinirbozucu kişilerden ve durumlarda...ha diceksiniz ki kitap bitince ne iş:) o zamanda sinirim zaten yatışmış oluyo ve ''bırak şu salağı ne hali varsa görsür''diyorum ve yoluma devam ediyorum...Bi olaya çok sinirlendiysem de ''geçecekk geçecek bu da geçecekkk''diyerek bi güzel hüngürdüyorum ve zamana havale ediyorum yaşananları...Bir de şu varki insan düşünmeyi öğrendikçe ve okudukça gerçek sıkıntılarla geçici bunalımları birbirinden ayırdetmeye başlıyor...AAmaammm beee ölümlü dünya sizinlemi uğraşacam diyebiliyor bi süre sonra...inanın bunu diyebilmek de çok güzel bişey...Bu kesinlikle polyannacılık felan değil emin olun bu sizi üzmek amaçlı yapılan her adıma çemle takış gibi

ömür dediğin...

 Yaratilmislarin en güzeli oldugunu fark etmeli ve ona göre yasamali. Gülün hemen dibindeki dikeni dikenin hemen yani basindaki gülü fark etmeli. Evinde kedi,köpek besledigi halde çocuk sahibi olmaktan korkmanin mantiksizligini fark etmeli. Esine ' seni çok seviyorum!' demenin mutluluk yolundaki müthis gücünü fark etmeli. Dolabinda asili 25 gömleginin sadece üçünü giydigini ama arka sokaktaki komsusunun o begenilmeyen gömleklere muhtaç oldugunu fark etmeli. Zenginligin ve bereketin sofradayken önünde biriken ekmek kirintilarini yemekte gizlendigini fark etmeli. Annesinden dogarken tertemiz teslim aldigi girtlagini ve asiri beslenme yüzünden sarkan göbegini fark etmeli, fark etmeliyiz çok geç olmadan.....  Ömür dedigin üç gündür,dün geldi geçti yarin meçhuldür.. .  O halde ömür dedigin bir gündür ,o da bugündür....(Can Yücel) not:resme sakın bişey demeyin ,kurbağa öyle keyifli yatıyor ki resmi yayınlamadan yapamadım:)

Allah Onlardan razı olsun...

Hz.Ebu Bekir-Hz.Ömer bn Hattap-Hz.Osman bn Affan-Hz.Ali Said bn Zeyd,Talha bn Ubeydullah,Zubeyr bn Avvam,Ubeyde bn El Cerrah,Abdurrahman bn Avf “Ebu Bekir cennettedir, Ömer cennettedir, Osman cennettedir, Ali cennettedir, Talha cennettedir, Zübeyr cennettedir, Abdurrahman bin Avf cennettedir, Sa’d bin Ebi Vakkas cennettedir, Said bin Zeyd cennettedir ve Ebu Ubeydetu’bnu’l-Cerrah cennettedir.” Tirmizi: 3992-3994, İbni Mace: 133 Hz.Ebu Bekir sırf Müslüman oldukları için işkence gören 6 yahut 7 köleyi satın alarak hürriyetlerine kavuşturmuştur ki, Bilal (Radiyallahu Anh) onlardan biridir. Hakkında birçok Kur’an ayeti inmiştir. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ona: “Sen Allah’ın cehennemden âzâtlısısın” buyurmasından sonra âzâtlı manasına ‘Atîk’ adını aldı. Tirmizi: 3922, Bezzâr Keşfu’l-Estar: 3/163 Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından hak ile batılı birbirinden ayırt eden manasına gelen ‘Fâruk’ lakabı ile lakaplandırıldı. Ömer (Radiyallahu Anh)’ın ha

Çıkalım filmdennn:))

  Arkadaşın birini sinemaya götürmüştüm(ki ilk defa sinemaya gidiyordu) Filmde çok güzel bi filmdi(ki izlediğimiz şehirde filmler sansürlü veriliyor bunu da belirteyim ki durumu daha iyi anlayın:D)  Kapıya yakın bi yerde oturuyoruz arkadaşla ve salonda anca yarıya kadar dolu minik bi salon..film başladı bi sahnesinde arkadaş yüzünü kapattı ve çabuk beni burdan çıkar DBP,ben çok utandımm dedi...Ben diyom ''nereye çıkıyon noldu '' kız da tek cümle''çabukkk çıkalımmm buneeee'' koptummmmmmmm film sansürlü ki yüzünü kapadığı sahnede bişey de yokk...Bizimki tutturdu çıkalım da çıkalım:))Neyse sahne geçti de bizimki sakinleşti:)) Yok yani güzel de film parayıda vermişimm(kıymışım öğrenci parasına gitmişiz sinemaya:))Filmden çıktıktan sonra ''ben bi daha sinemaya gitmemmmmm''diye hayıflanıp durdu (ki ben değil izlediğim filmlere okuduğum kitaplara bile dikkat eden biriyim tahmin edersiniz az çok nasıl filmlere gidebileceğimi)Ben bile ''

MİM nun vaw he lamelif ye:)

i.x.i.r trafından mimlenmişim...Bakalım cevaplarımı beğenecek misin i.x.i.r 1-En sevdiğiniz 3 çiçek -Papatya -papatya:) -gül 2- Gerçekleşmesini istediğiniz 3 hayaliniz : -Kabeyi görmek - Kitap yazmak -Kitap Evi açmak :) 3. En sevdiğiniz ve sevmediğiniz 3 huyunuz: Sevdiğim huyum hımmm ...Neşem,samimiyetim,sevmeyi biliyor olmam:) Sevmediğim huyum...Gamsızlığım(ki bunu da bazen seviyorum),hafızamın zayıflığı,çabuk sıkılmam(en sevmediğim bu işte) 4. Gıcık olduğunuz 3 hareket : -Kibirli bakışları sevmem -Bana''Sanane ve boşver '' kelimelerinin kullanılmasını sevmiyorummmm:) -Hata da inat edilmesini sevmem not: adının başharfi ''g ve f '' olan okuyucular cevaplasın bu mim i:) bu harfler şimdi aklıma geldi yoksa çoğunuzun adını bilmiyorum...

Sevdim Sizi Ya Huu:)

  Kendime''Bu dönemi sakin bişekilde atlatacaksın DBP'' telkinleri veriyorum ...Ve inanıyorumda çünkü mutluluklarım sıkıntılarımdan çok daha fazla.... Bişeyin bilinmesini istiyorum yazılarımı okuyanlar tarafından...Öncelikle blog açmama sebep olan o dünyalar güzeli insana teşekkürediyorum(onu çoooooooook seviyorum O da bunu biliyor zaten)Blogda yazmak yorumları okumak, diğer bloglara misafir olup onların duygu ve düşüncelerini okumak, bunlar benim için çok çok güzeldi...Sıkıntılı anlarımda hayatımda tebessüm oldunuz ,zaten gülümser halde gezinirken de kahkaha oldunuz...Farkında olmadan şu DBP'ye bir nevi dost oldunuz...Sağolun..   Sakın ha bunu bir veda yazısı sanmayın kesinlikle öyle bişey yok...Şu an duygusal moddayım bari boş geçirmeyeyim diye yazdım bunları:)Nasılsa benden böyle  samimi itiraflar bir daha göremezsiniz:P:p .Zaten süslü laflar yazmayı da bilemiyorum...Mesela ben (erkek olsaydımda aynı olurdum heralde:D) birini seviyorsam öyle uğraşamam uzaktan

Yüzsüz İsrail..

  Sanki varolmayanları dizi yaptılar...İsrailin katliamlarını haberlerden izliyoruz da bişey olmuyor dizi oluncamı suç oldu...Ayrıca ş....sizler çocukları öldürürken rahatsızlık olmuyorlar da tv de dizi olunca neden rahatsız oluyorlar anlayamıyorum!!      http://www.haberturk.com/haber.asp?id=179655&cat=110&dt=2009/10/15

DBP'ye Hatırlatma

      Yaptıkların yapmadıkların,söylediklerin ya da söylemen gerekirken söylemediklerin,aldıkların almadıkların,sevdiklerin sevmediklerin,zamanını nerelerde harcadığın,sohbetlerinin içeriği,insanlara bakışın,yaptığın iyilikler ve kötülükler,ibadetlerin,yediklerin yedirdiklerin,giydiklerin yardım edip giydirdiklerin,gülmelerin ağlamaların,sinirlenmelerin merhametle bakışların...v.b.sıralamaya kalksan ömrün yetmeyeceği kadar çok nimetlerden dolayı.... icraate geçmemiş düşüncelerin dışında herşey için hesap vereceksin DBP

Eşyanın Kölesi İnsan

  ''Mal yığmayı pek seviyorsunuz!''(89Fecr /20)   ''Sahip olma''duygusunun tutkuya dönüşmesine 'hırs'denir.İnsanoğlunun temel zaaflarından biri olan bu duygu terbiye edilmediği zaman, insan ın gözünü ve zihnini bürüyerek onu esir eder.Onun aşkınla olan,öteyle olan bağlarını birer birer koparır.Para,mal,makam,şöhret gibi her tür dünyalık onun duygu ve düşünce,basar ve basiretini dünyaya bağlayarak boynunda tasmaya bileğinde kelepçeye,ayağında prangaya dönüşür.O, artık''dünyevileşmiş bir tirptir''   Dünyevileşmiş tip,hiç bir dünyalığa sahip olamaz.Çünkü tüm dünyalıklar ona çoktan sahip olmuştur.Eşyanın emrine verildiği insan ,eşyanın emrine girmiştir.Dünyanın efendisi olan insan ,dünyanın kulu haline gelmiştir.Bu ise insan ın insan lığına karşı yapılabilecek en büyük hakarettir.   (Mustafa İslamoğlu/Yahudileşme Temayülü)

Bu da Geçer...

Bu da Geçer Ya Hû!   Derviş in biri,uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır.Karşısına çıkanlara kendisine yardım edecek,yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar.Köylüler kendilerinin de fakir olduklarını,evlerinin küçük olduğunu söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini tavsiye ederler. Derviş yola koyulur,birkaç köylüye daha rastlar.Onların anlattıklarından Şakirin bölgenin en zengin kişilerinden biri olduğunu anlar. Bölgedeki ikinci zengin ise Haddad  adında başka bir çiftlik sahibidir. Derviş Şakir’in çiftliğine varır.Çok iyi karşılanır,iyi misafir edilir,yer içer, dinlenir.Şakir de aileside hem misafirperver hem de gönlü geniş insanlardır… Yola koyulma zamanı gelip Derviş , Şakir’e teşekkür ederken, “Böyle zengin olduğun için hep şükr et.”der. Şakir ise şöyle cevap verir: “Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen gerçeğin ta kendisi değildir. Bu da geçer…” Derviş Şakir’in çiftliğinden ayrıldıktan sonra bu söz üzerine u

İzlemeye Değer diye düşünüyorum...

  D.B.P yeni bir dizi izlemeye başlayacak(hala dizinin başlamasını merakla bekliyor:)) Konusu Hanzala 'nın ükesinde geçtiği için ilgiyle izleyecem inşaallah...En azından yaşananlar hayal ürünü değil(herne kadar dizilerdeki karakterler ve olaylar gerçekten alıntı değildir) gibi ekler verilse de bu dizide yaşananların gerçek olduğunu her gün haberlerden izliyoruz..Keşke hepsi hayal ürünü olsaydı da bebeklerin ve çocukların bedenleri soğuk kurşunlarla toprağa düşmeseydi...

Hanzala!!Sen de inşaallah güleceksin..

HANZALA sırtını dünyaya dönmüş çocuk...Aranızda onu tanıyan kaç kişi var?Tanımak isteyenler google molladan yardım alabilirler ayrıntısıyla...Aşağıdaki resim belki de onunla ilgili bi fikir verir size..Çocuklar ve tanklar deyince ne acıdır ki onların ülkesi akla gelir oldu... :(

Görmeden sevmek belki de daha güzel...

   Yıllarrrrrrrrrr yıllar öncesi(yıl 1845:P) bi gece arkadaşlarla Levent Erim'i dinliyoruz ki ilk duymuşuz sesini muhabbeti de baldan tatllı ,yaklaşık 3 saat dinledik kendisini ve'' bayıldık''programına...bu böyle  bir süre devam etti bizim Levent Erim fanatikliğimiz...Hepiniz bilirsiniz Levent Erim bi hayli çenebaz biridir sürükleyicidir sohbet(şimdilerde PalFm de sabah programı yapıyor ''Bana Günaydın Demeyin'')   O zamanlar ne hikmetse radyo djlerini görme ihtimalimiz bi hayli düşüktü ve benim aklımdaki Levent Erip tipi gayet yakışıklı uzun saçlı felan küpeli bi tipti ...taki Levent Erim 'i bi dergide görene kadar ...Resmi görünce benim surat ifadem =şaşkın ördek ifadesi oldu...ne boy ne saç ne tip hayalimle uzaktaaaan yakından hiç bir benzerlik göstermiyordu:)))O zamanlar için büyük hayalkırıklığı(15 -20 yaş arası zaten herşey bi hayalkırıklığı nedeni zaten:P)Ya birini bu kadar mı ters hayaledebilir insan :)))))))   O günden sonra kimse ile

Keşke!

Biri bana hiç bişey düşünmeden, hayatı sorgulamadan, bişeylere kızmadan bişeylere üzülmeden, hayalkırıklarımı hatırlamadan,gelecekle ilgili kaygı duymadan nasıl 1 saat  geçirebileceğimi söylesin...Bi insanın böyle bir lüksü olabilir mi?... Keşke ...

Bir ben var benden içeri sanırım:))

Anlaşılması güç (anlaşılır olduğumu düşünürdüm hep:P) İleri görüşlü (vay bee) Eşsiz ve mükemmel (mükemmel kelimesini şahıs için kullanmayı sevmem) Mükemmel fikirlerin sahibi (eh işte bazen işe yarar:P) Derinlemesine düşünebilen (öyle derin ki su yüzüne çıkmam bile çok zaman alıyo) İyi doktor olabilen (latincem çok kötü benden doktor olmazdı belliydi:P) Dikkatli ve Uyanık (dikkatli mi ben mi şaşırdım buna:P) Dinamik bir kişiliğe sahip (eh işte bazı bazı) Ağzısıkı Araştırmacı (hep gazeteci olmak istemişimdir ama nasip işte:P) Bilinmeyenleri nasıl irdeliyeceğini bilen (acayip irdelerim :P) Daima düşünceli olan (düşünmeden bakabilmeyi öğrensem :P) Az konuşan ve yumuşak başlı (az konuşan komikti:)) uysalım ama koyun değilim:P) Cesur ve cömert (cesur hiçç değilim ama cömert evet olabilir:D) Sabırlı İnatçı ve katı yürekli (sabırlı olduğumu bu yıl öğrendim inatçı değilim katı yürekli hiç değilim:D) Yapılması gereken bir şey varsa mutlaka bir yolun var olduğuna in

Gülüş Kurşun Olmaz mı?

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı? Dudaklar gülerken insan ağlayamaz mı? Sevmek için güzele mi bakmalı? Çirkin bi ten de,güzel bir ruh kalbi bağlayamaz mı? Hasret; özlenenden uzak kalmak mıdır? Özlenen yakındayken hasret duyulmaz mı? Hırsızlk;para mal çalmak mıdır? Saadet çalmak;müthiş hırsızlık olmaz mı? Solmaki<, için bir gülü dalından mı koparmalı? pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı? Öldürmek için,silah,hançer mi olmalı? Gülüş,kurşun olmaz mı? VIKTOR HUGO

Ki ben çok fazla hayali olan biri değilimdir:))

  Antartikada yaşam var mı? bilmiyorum ki vardır az da olsa heralde :) Ben Antartika da 1 ay geçirmek isterdim(3. günde Hakkın rahmetine ulaşmadan tabi)Herkesden herşeyden uzak biyer bi sen varsın Bir de Seni Senden çok seven VAREDEN...(tamam kutup ayıları ve penguenleri...v.b hayvanları saymıyorum çünkü onlardan da uzaktayım hayalimde)İşte o zaman Hanya'yı Konya'yı görürdüm...Herşey var dünya da ama seninle hiç bişey yok yapayalnızsın hayatta...senin sandığın hiç bişey seninle değil, güvenebileceğin hiç kimsen yok O'ndan başka...Önyargıların, menfaatlerin,bitmek bilmeyen işlerin,içine sıkıntı yaptığın dertlerin,almakla bitiremediğin eşyaların,yarının daha iyi olsun diye zamanını ve bedenini feda ettiğin işin...yok yok yok hiç biri yok...Hayatta etrafın ne kadar kalabalık olursa olsun sonunda olacağı olan şey TEK BAŞINALIĞIN ve sen....  1 ay orda kalsam uff be bir daha bişeyden şikayet edermiydim:) Süper bişey olurdu(hoş bunun hayali bile insanı donduruyor ama güzel bi

Diyorum...

Bir insan sevdiği insana karşı, tartıştıkları zaman da aynı saygıyla davranmalıdır...Sevdiğini unutmamalı...

Can Yücel'den muhteşem bi şiir..

          Herşey Sende Gİzli Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kar sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kad

çok güzel

Eğer O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer. Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer. O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer. Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer. Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer. Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer. Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer. Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman

:))

Juan, motosikleti ile Meksika sınırına gelir. Arkasındaki iki büyük çantayı gören sınır polisi şüphelenir ve içinde ne olduğunu sorar . Juan, "Yalnızca kum" diye yanıt verince polis, "Aç bakalım çantaları" der. Juan çantaları açar, polis didik didik kontrol etmesine rağmen kumdan başka birşey bulamaz çantada ! Bununla yetinmeyen polis, gece yarısına kadar kumu her tür tahlilden geçirtir ancak saf kumdan başka birşey yoktur! Polis, çantalarını Juan'a geri verir ve sınırdan geçmesine izin verir. Ertesi gün Juan Motosikletinin arkasında iki büyük çantayla tekrar sınırda belirir. Polis Juan'ı gene durdurur, didik didik arar, birşey bulamaz ve Juan'ı serbest bırakmak zorunda kalır. Bu olay, polis emekli olana dek yıllarca devam eder ! Bir gün emekli polis Meksika'da bir barda otururken Juan'ın içeri girdiğini görür ve derhal yakasına yapışır; "Senin yıllardır birşeyler kaçırdığından eminim. Çıldıracağım. Geceleri uyku uyuyamı

Bu sefer de böyle bulmuşlar bu papucu:)

kokmuş çorap oyunları ey erkekler apranax 1 KUTU OLARAK ZARARI iyi birimiyim? bana içinde yalan olmayan bişey söyle setani papuci kapalı çalışan bayanla, r gözüme kiprik kacti barış manço barış da geçer bu dünyadan, sürekli canım sıkılıyor ve ölmekten korkuyorum bana seni sevmiyorum dedi sizi gidi oyunu Ramazanla diger ramazan arasi   dünyadaki tek varlığıma dünyada ilim istersen benim bir anlamım olsun buda bana yeter muronun ölme nedeni diz kapagı üstü şişi nasıl geçer bildiğini aktarmak kuranda ALLAHIM SENIN ICIN NE YAPAYIM vermidon faydası nedir eşine sevgini nasıl gösterirsin düşünme derin yengeç burcu allah en iyisini bilir burnum niye kaşınıyor EKLEYEMİYORUM KABUL ETMİYORUM umrumda değilim