Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

OKUmak mı Dinlemek mi Öncelikli !

Dini AYETlerden öğrenmektense rivayetlerden öğrenmeye çalışmak ne kadar doğru ? DÜŞÜNMEK LAZIM! Kur'anı okumak da anlamak da SANıldığı/söylendiği kadar ZOR değil, ALLAH şahidim ! Güzel bir  hafta olsun hepimiz için; Sevgi dolu İlim dolu Huzur ve Sağlıklı bir hafta...

O Kadar Kolay Değil!

Seviyorum demek mes'uliyet gerektirir! Hayatın içinde insanı ayakta tutabilen en büyük güçtür ve ona göre değer görmelidir. Sevgiyi bilmeden, her hissi sevgiyle karıştırmak kişiye de karışındakine de zarar verir her daim... Sevmek sahip olmak değildir Anlayamadık bunu hiç... Sevmek ,söz vermektir. Onu,kötülüklerden kendi olumsuz düşüncelerinden bile uzak tutacağına koruyacağına dair bir söz.. Sahiplenmek değildir asla. Birlikte olmak da sahibi olmak hükmetmek kendi istediğin şekle sokmak değildir sevdiğini...  Yanlış yapıyoruz, yanlış biliyoruz sevmeyi hatta sevilmeyi. Sever de döver de gibi zır cahil cümlelerin kurulduğu bir toplumda hiç kimse çıkıp da: ''biz sevgiyi sevmeyi gerçekten biliyoruz ''diyemez! Yetmiş yaşında bir kadın çıkıp da: ''Ben kendi hayatımı yaşamamışım hep eşimin istediği hal üzere yaşamışım'' diyebiliyorsa sevginin yaşanılırlığı gerçekliğim bir adım gerisindedir. Bir kaç yıl büyük bir aşkla/sevgiyle

Yeni Bir Aşk LAZım !

Bu söze çok güldüm neden bilmem ! Sonra bu fotografı  bulup sözü de kopyaladım ve sizinle paylaşmaya karar verdim. İyi yapmış mıyım ?  İyi oldu iyi ,bana da bir güzel konu çıktı yazacak işte... Şimdi güzide arkadaşlarım (absalom kulakların çınlasın ) bildiğiniz gibi (bilmiyorduysanız da ahan da şimdi öğrendiniz) ben katışıksız bir Laz'ım. Dedelerim, Artvin/Arhavi'den Sakarya'ya göçmeselermiş ben ne güzel Arhavi de yaşıyor olacaktım...Şimdi ise, Karadeniz'e hala gidip gezememenin ezikliğiyle üzülüp duruyorum...Yazık bana ve benim gibi oraları görememiş tüm Karadenizlilere (üzülebilirsiniz bizler için) :) Bakın şimdi Laz konusu açılmışken oradan birileri çıkıp bana ''milleyetçilik, ırkçılık yapma''demesin valla tepemin tası atar ona göre . Ben ırkçı değilim fakat Türklüğümle de (siz Türklüğü tartışa durun) Laz damarımla da gurur duyan biriyim.Amerikalı olaydım ya da ne bileyim İsrailli olaydım asla gurur duymazdım mesela,anladınız siz beni ! Ben

Pabuç, 4 Yaşında ! (2009-2013)

İlk yazmaya başladığımda aklımda pek bir şey yoktu. Seviyordum yazmayı ve başladım bir şekilde.Sonradan yazdıkça ve özellikle okundukça hayatıma farklı ve güzel bir pencerenin açılmış olduğunu gördüm,mutlu oldum. Yazdıkça  yazılarım daha düzelmeye başladı ,yazacak şeyleri görmeye başladım gündelik yaşantım içinde,kendimi çok daha iyi ifade etmeye başladım. Görmesem de duymasam da çok güzel insanların varlığını hissedip mutlu oldum, dünyaya bakışımı değiştiren yazılar okudum,yazdıklarından da öte güzel yüreklere sahip kişilerin varlığına şahit oldum, dostlarım oldu dertleştik güldük bazen dünyayı kurtarmak için kolları sıvadık. Yüreğimin sesini eşlik edenler oldu varlığı bana mutluluk kaynağı... Hiç ummadığım kişilerden (net ortamı dışında) ummadığım tepkiler aldım, şaşkınlıkla karışık mutluluklar yaşadım. Beni hiç görmeden sadece güzel görüşleriyle değer veren kişilerin dualarını aldım,dertlerine ortak olduklarım oldu ya da sevinçlerini paylaştıklarım. Kardeşim dediklerim oldu,

Yürek Sesinize Ses Veren

Benden... Şu dünyada kaç kişi sizin yüreğinizin sesini duyabilir ve size ayna olabilir ki!.. Sesinize ses veren değil, söze dökemediklerinizi hissedebilen; herkesten sakladığınız özünüzü görebilendir DOST

-meli -malı !

Çektiğim fotoğraflar üzerinde oynamayı seviyorum (gereksiz bilgi) Yazıya uygun olmayan fotoğraf, bahçemizden... İnsan bazı bazı yüreciğini de şımartmalı be blog ( şımarmaya misal vermeme gerek olmadığını yazımın devamını okuduğunuz zaman anlayacaksınız) Hayat zaten gaaayet ciddi bir şekilde kar sularıyla hızlanmış nehir misali hızla ilerliyor.Onunla koşmak yerine arada koşarken eğlenmeye, hayattan tat almana bakmalı.Hatta bunu ''kim ne der''e bakmadan yapmalı . Hatta ve hatta ;işin gücün,statün, hayatın içindeki etiketlerini bile sağ sola tatile gönderip, ani kararlarla ufak çaplı delilikler de yapmayı göze alabilmeli...Bazen çocukluğunuzdan özlediğiniz şeyleri bile yapmalı ve o günleri hatırlayıp ''Eyyy gidi be, ne güzel günler geçirmişim''diyebilmeli ve yüzde oluşan o tebessümle yolunuza devam etmeli. Sonra yaparım dediği erteleme eğlencelerini yoğun işlerinin arasında yapıp güzel bir ara vermeli kendine.Bir kaç kere seyretmiş olduğu filmi

Bu Konudaki Düşüncelerinizi Bekliyorum!

Bir insan, başkalarının hatalarını örtmeli buna asla karşı çıkacak değilim.Biz kusur bulucu olmamalıyız bunu da biliyorum.Fakat aklıma takılan bir şey var.Bir insan hep aynı hatalarını yapıyorsa-ki ben hata yapmayı toplumu rahatsız edici şeyler olarak algılıyorum kişisel hatalar kişinin kendini ilgilendirir-biz yine de o davranışı yapan kişiyi görmemezliğe mi gelmeliyiz ? Konu daldan dala atılım yapıp uzayacak bir konu ama ben az biraz açıklamaya çalışayım da sizlerde sonunda bana doğru olan hakkında fikirleriniz belirtin. Yeni katıldığınız bir topluluk var diyelim.Her yaş gurubundan insanlar var ve bu insanlar belli zamanı paylaşmış ve samimiyet oluşturmuş kişiler...Siz de yeni girmişsiniz ortama ve ilk adımda kırk yıllık arkadaşınızla konuşur gibi mi konuşursunuz onlarla ? Yaş gurubunu da göz önünde bulundurmadan olur olmaz şakalar yapar mısınız ? Ya da bu tip konuşmalar doğru mudur ? Gerçi bu açıklayıcı olmadı.Kişiler tanımadan abuk sabuk şakalar yapmak doğru mu ortamda? Önce

Neydi!..

Fotoğraf bana ait değil,sahibine teşekkür ederim ! Neydi; sana aklında olmayanları yaptıran ve söyleten. Unuttuğun duyguları canlandıran, merakla gelen ilgileri vazgeçilmezlerine katan. Bildiğini sandığın ama belki de hiç bilmediğim gerçekleri tarif bile edemeyecek şekilde hayatına sokan.Şaşırtan,hayretle izleten,hissettiren,ummadığın anda  baş ucunda bitiveren,özleten ve özledikçe artan,açıklaması sözlere dökülemeyen,her daim aranan,Pazartesileri Cumartesi tadıyla yaşatan,yanından geçip  gittiğin çiçeklere dikkatle baktıran o duygu.... Hani yalan olduğunu savunuyordun ya,bu devirde imkansızdı ya,her şeyin yalan olduğu  gibi o da yalandı ya,o yaşanan değil özlenendi ya...Bunları düşünüyordun ya ne oldu şimdi de kendini inanmadığın bir gerçeğin içinde buldun! Bir günlük yokluğun bir aymış gibi geldiği o duyguyu ne oldu da yüreğindeki tahta oturttun! Büyük mü konuştun, birilerini mi kınadın,çok mu hayallerinden uzaklaştın.Şimdi merakla sanmaların arasından o duygun

Cıvıldaşmalar/ımdan

''Asla ırkçı değilim ırkçılık da yapmam (Rabbim yaptırmasın) sadece kemençe sesi duyunca yerimde duramıyorum :)'' ''Putlarımızın farklı adları var artık; para, menfaat,itibar,idol,futbol takımı'' ''Konu futbol olunca taraftarlarda;empati saygı hoşgörü rafa kaldırılıyor maalesef (istisnalar sözüm size değil)'' ''Bulutların güneşi örttüğü gibi örtüyoruz dünyamızı önyargılarımızla'' ''Vik vikle peynir gemisi yürümüyor'' '' # LeylaileMecnun dizisine colanın formülünden mi alıntı yapmışlar o derece bağımlılık yaptı ;)'' '' Rakip takımı yenince değil ; ligi 1. sırada bitirince ŞAMPİYON olunuyor !'' ''Bana hava atacaksan ,eşyanı işini paranı kullanma hiç dikkat etmem varsa zekanla hava at ki hayran hayran izleyeyim seni'' ''İyiliklerin listesi tutulmaz !'' ''Sevaplar yarıştırılmaz'' Pabuç'

Kendimi Kınıyorum

Çünkü en yakın arkadaşımın doğum gününü telefonuma kaydetmiş ve sonra tlf değiştirince de doğum gününü unutmuş biriyim.Terbiyesizim ben ya ,öyle böyle de değil.Bu arkadaşım benim her doğum günümde pastasını alıp onca yolu aşıp yanıma gelen biri.Hem de hiç unutmadan!..Benim gibi arkadaş düşman başına anlayacağınız.İyi ki herkes benim gibi arkadaş değil ....Terbiyesiz,ezber özürlü,dikkatsiz ben  ya! Ben adam olmam yok yok adam olmam ben çok kızdım kendime bildiğiniz gibi değil.Telefonumu kaybetsem araya bileceğim en fazla 3 kişi var (numarasını ezberleyebildiğim 3 kişi) onun dışında irtibatım tamamen kopabilir birileriyle.Ben de bu gamsızlık olduğu sürece !...Sabahın erken saatlerinde gittim canım arkadaşıma hediyesini aldım ve sonra aradım bu günde beraber olalım diye (yüzsüzlüğün bu kadarı) ve görüşünce de ilk işim özür dilemek oldu.Gerçi onu ne kadar sevdiğimi biliyor ama bu unutkanlığımı da affetmesini rica ettim.Artık 3 Mayıs tarihini asla unutmam!.. Saatlerce sohbet etseniz sık

İstanbul-Bursa Üzerine Bir Kaç Söz ve Fotoğraf

Geçen hafta İstanbul'daydım, düğün için.Yorucu bir tatildi İstanbul trafiği yüzünden ama eğlendim, sevdiklerimi gördüm, güzel geçti her şeye rağmen.İstanbul'da yaşayanlara Allah'tan bol bol sabır diliyorum.O trafikte hala akıl sağlığınızı koruyabiliyorsunuz ya sizden güçlüsü yok ...10 dakikalık yolu en az yarım saate gittiğiniz hatta bazen bu sürenin 1 saate çıktığı başka ülke yoktur.Belki vardır ya ,Hindistan'ın ve Çin'in hakkını da yemeyeyim şimdi! İstanbul'da bu sefer  adres bulmak için o kadar çok yolumuzu kaybettik ki artık bir süre sonra işi gülmeye vurmaya başladık.Bu arada (kuzenimin dediğine göre) İstanbul'da en son görmem gereken Karaköy'e de gittik, oradan elektrik malzemesi alıp arabanın içinde plastik kokusuyla yolculuk  yaptık ! Karikatür gibi bir maceraydı.''Abla bu araba burada durur mu?'' diyen fasulyeye buradan seslenmek istiyorum: ''Yer var da biz mi beğenmeyip orta yerde durmak zorunda kaldık,tepesi

Yaşamadığın Şeylerin Ahkamını Kesmek

Ben sürekli soru soran ,düşünen, hoşuma giden konularda da konuşmayı seven biri oldum çocukluğumdan beri.Gerçi şimdilerde biraz daha içime kapandım(!) ama yine de ortamını ve kişisini bulunca susmadığım oluyor.Hele ki karşımdaki insan bilgisinden faydalanabileceğim,benim görüşüme ışık olacak şeyler konuşan biriyse gel de sustur beni.Dinlemeyi de konuşmayı da kişisine göre severim.Bunun adı menfaat mi ? Peki kabul menfaat olsun ama iyi bir menfaat bu kabul edin .. Bu güne kadar öğrendiğim çoğu şeyi benim gibi yaşamayan insanlardan öğrendim.Hatta hiç tanımadığım kişilerden öyle şeyler öğrendim ki onlarca kitap okusam o derece etkili olmazdı aldığım dersler.İnsanlara çoğu zaman kızsam da her insanın bir var oluş sebebi vardır gerçeğini aklımdan hiç çıkarmadım.Daha doğrusu bunu da öğrendim ... Arada şikayetlerim oluyor ama yaşamlarla ilgili ahkam kesmemeye çalışıyorum.Yaşamadığım bir şey hakkında atıp tutmayı doğru bulmuyorum.Çünkü bu dünyaya gelirken hiç bir şeyi bilmiyorduk seçimler

Yay ile Aranız Nasıl ?

    Burçlara inananlar vardır, inanmayanlar vardır.Ben karakterlerimizde bir nebze de etkilerinin olduğuna inananlardanım.Gelecekten haber vermelerine inanmıyorum, günlük burç yorumlarını da hiç okumuyorum.Ama insanları tanımak açısından fikir edinmemize yardımcı olduklarını düşünüyorum.Ve biraz araştırdım diğer burçlarla uyumum nasılmış diye ,bakın nasıl sonuçlar çıktı. Bu arada benim burcum YAY :) Gerçi araştırmalarım sonucunda sadece karşı cinslerin uyumuna rastladım başka da bulamadım:arakadaşlık dostluk uyumu gibi....  Ama karar verdim bir daha ki yazımda da benim burçlarla uyum/uyumsuzluğumu yazacağım. Bakalım denilenlerle/yazılanlarla yaşananlar bir birini tutuyormuymuş :) YAY-BAŞAK: Başak ve Yay arasındaki ilişki son derece uyumlu olabilir. Başak akıllı, sevecen, iyi niyetli, güvenilir ve detaycı bir yapıdadır. Başak birini sevdikten sonra o kişi için yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Yay da; güvenilir, zeki ve dışa dönük bir yapıdadır. Bazen ele avuca

Varlığınız Varlığıma Armağan

Fotograf  bana ait değildir, paylaştığım için de sahibi kızmaz diye düşünüyorum  :)   Kendini ifade etme konusunda zorluk çekmedim hiç.Beni,canı istediği gibi algılayanlar ve kendimi ifade etmeyi istemediğim kişiler konunun dışında.Genelde hangi konuda nasıl bir düşüncem olduğunu ifade ederim.Özellikle yanlış olduğunu düşündüğüm konularda fikirlerimi belirtirim.Çünkü tembelim, sürekli aynı konularda fikir/davranış/görüş karmaşasının içinde olmaktan sıkılıyorum.Yanlış bildiğim ama doğru sandığım bildiklerimin yanlışlığını gördüğümde de bunu belirtmekten çekinmem.Belki kelime hazinem çok zengin değil ama hafızamdaki kelimeler ve mimiklerim kendimi ifade etmemde bana yetiyor gibi gibi...   Eskiden ,başkaları için sıkıldığım ortamlarda kalıyordum şimdi onu da yapmıyorum.Yapmaya çalışsam da başarılı olamıyorum elimde değil,ortamdan kopuyorum ve daralıyorum bir süre sonra.Ben de hem bu durumu yaşamamak hem de insanlara karşı riyakar olmamak için istemediğim ortamlara katılmıyorum.Kal

Cevaplarsanız Sevinirim

Bir insan ne kadar anlatırsa anlatsın yine de kendini tam olarak ifade edemez.Ama az çok tahminler oluşturur akıllarda ya da yüreklerde.Şimdi asıl soru Pabuç kendini ifade edebiliyor mu ? Ne dersiniz ? Yazılarımı sürekli takip edenlere soruyorum: ''Eksikliklerim nedir, düşüncelerimi yazarak ifade etmem konusunda?'' Başka sorum yok şimdiden teşekkür ediyorum cevaplayan dostlarıma.İstediğiniz hal üzere kalın dostlar.. Radyoda Kazım Koyuncu çalıyor ne kadar da güzel denk geldi...